Türk sinemasında zerrin egeliler

Izvor: KiWi

Skoči na: orijentacija, traži

Yapım maliyetlerini aşmak şu anlama geliyordu, bir film vizyona girişinin ilk ayı içerisinde kesinlikle, çok para kazandırmak zorundaydı, eğer bir film hiç karlı olmadıysa- trend ancak küçük bütçeli film üzerinden engelleri aşanın lehine işliyordu, engelleri aşan filmlerin büyük çoğunluğu fiyaskoyla karşılaştığı ve daima ilgi çekici olmalarıyla, herkesin sürpriz namına değerlendirdiği birkaç 'küçük' film olduğu halde. Filmlerin vizyonda teatral kalma süreleri gittikçe kısaldı. (aynı kitapevlerinde ki kitapların raf ömrü gibi); onca film doğrudan video piyasası için tasarlandı. Sinema salonları kapanmaya devam etti.- birçok kasaba birine bile sahip değildi.- Çünkü filmler ev-eğlencelerinin, başlıca alışkanlık biçiminin çeşitliliğinden biri oldu.
Bu ülkede, kalite adına beklentileri azaltma ve kar adına beklentileri şişirme, sanatsal duyarlılıkları olan Francis Ford Coppola ve Paul Schrader gibi Amerikalı yönetmenlerin en iyi seviyelerinde iş yapabilmelerini neredeyse imkansız hale getirdi. Yurtdışında(Amerika dışında), ahir on yıl içinde ki bazı büyük yönetmenlerin melankolik yazgısının sonucu görülebilir.

Bugün değme nerede Hans Jurgen zerrin egelilerSyberberg gibi 'serseri' var ise toplu halde film çekmeyi bıraktılar. Yahut büyük Godard gibi, şimdi videoyla film tarihi hakkında filmler yapıyor? Diğerlerini siz düşünün. Casting'in finansının uluslararası ölçekte belirlenimi, güçlü kariyerinin ahir iki filminde Andrei Tarkovsky (trajik bir şekilde kısaltıldı) için oldukça feciydi. Ve Rus kapitalizminin ağır koşulları altında, Aleksandr Sokurov, yüce filmlerinin çekimine devam edebilmek için parayı nasıl bulacak.
Öngörülü olursak, sinema aşkı ölmek üzere. İnsanlar hala filmlere gitmeyi seviyor, ve bazı insanlar hala bir filmden gerekli, özel birtakım şeyler umabilmeye dikkat ediyor. Ve muhteşem filmler hala yapılmakta: Mike Leigh'nin 'Naked', Gianni Amelio'nun 'Lamerica', Fred Klemen'in 'Fate' filmi. Fakat, hiç olmazsa artık, gençler arasında zorlukla da görülse, basit olmayan ancak içinde esaslı tatları barındıran filmlere (sinemanın muhteşem geçmişini büyük bir istekle, mümkün olduğunca tekrar ve tekrar izlemeyi öğrettiler.), kendine özgü aşkı olanları fark edebilirsiniz. Sinemaseverlik kendini tehdit eder hale geldi, bazı şeyler tuhaf, demode, snop görüldüğü için. Sinemaseverlik, filmlerin eşsiz, tekrar edilemez, büyülü deneyimler olduğunu imler. Sinemaseverlik, Godard'ın 'Breathless' filminin Hollywood tarafından tekrar çevriminin, orijinali kadar iyi olamayacağını söyler bize.
Sinemaseverliğin hiper-endüstriyel filmlerin çağı içerisinde erotik filmhiçbir rolü yoktur. Çünkü sinemaseverlik, tutkularının seçmeci ve bir çok alanı kuşatmış olmasıyla, değme şeyden önce şiirsel bir obje namına film fikrini desteklemek suretiyle yardım edemez; ve film yapmak isteyen ressam ve yazarlar da olduğu gibi, sinema endüstrisinin dışında kalan bu fikirleri kışkırtarak da yardım edemez. Bu düşünce kesinlikle yenik düşmüştür.
Sinemaseverlik ölürse, ardından filmler de ölür... Ne kadar filmin; çok iyi örneklerinin dahi yapılmaya devam ediliyor olmasının önemi yoktur. Eğer sinema yeniden canlandırılabilirse, sinema aşkının yeni bir türünün doğuşu sayesinde olacaktır.

Osobni alati